kolposkopi nedir

kolposkopi tekniği ve yöntemi

 

Kolposkopik muayenede, günümüzde klasik teknik ve salin (fizyolojik serum) tekniği uygulanmaktadır. Genellikle bu iki teknik kombine olarak uygulanmaktadır. Klasik teknik, asetik-asit ve Schiller (Lugol) testinden oluşmaktadır.

Asetik-asit testi, kolposkopik muayenenin esasını oluşturmaktadır, onsuz kolposkopik muayene düşünülemez. Asetik-asit etkisi bir iki dakika içerisinde oluşur ve birkaç dakika sürdükten sonra kaybolur. Etkinin ortaya çıkma ve devam etme süresi lezyonun ağırlık derecesi ile paralellik gösterir. Uygulamada %3 veya %5’lik asetik-asit kullanılmaktadır. Asetik-asit servikal müküsü denatüre eder, serviksteki epitel değişiklikleri belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Asetik-asit etkisi ile kolumnar epitel şişer, gri veya soluk pembe renk alır, orijinal çok katlı yassı epitel (skuamöz) ise subepitel kapiller yapılar nedeni ile pembe renkte görülür. Her iki epitel birbirinden keskin bir sınırla ayrılır, skuamö-kolumnar sınır net bir şekilde görülür birkaç dakika sürdükten sonra kaybolur .

Anormal epitel asetik-asit uygulamasından sonra beyaz renkte görülür (aseto-beyaz epitel). Anormal epitel normal skuamöz epitelden keskin sınırlarla ayrılmıştır, keza farklı anormal epiteller de birbirlerinden keskin sınırlarla ayrılmışlardır. Asetik-asitin anormal epiteldeki bu etkisi nüklear protein veya spesifik sitokeratinlerin miktarı ile ilişki göstermektedir. Anormal epitelde nüklear dansite yüksektir, nüklear dansite yüksek olunca protein konsantrasyonu da yüksektir ve maksimal koagulasyona uğrayarak ışığın epitelden geçmesini engeller. Subepitel damar yapısı görülemez ve epitel beyaz renkte görülür. Protein konsantrasyonu ne kadar yüksekse aseto-beyaz epitel o derece belirgindir.

Schiller (Lugol) testi asetik-asit testinden sonra yapılır. Bu testin esası normal matür skuamöz epiteldeki glikojenin, lugol boyasını tutmasına dayanmaktadır. Anormal epitel lugolü daha az veya hiç tutmamaktadır, keza kolumnar epitel de glikojen içermediği için lugolü tutmaz ve boyanmaz. Glikojen içeren normal matür skuamöz epitel, Schiller solüsyonu uygulandığında koyu kahve veya siyah renge boyanırken anormal epitel ve kolumnar epitel boyanmaz.

Schiller testi bize lezyonun ağırlık derecesi hakkında bir bilgi vermez, ancak orada anormal bir epitelin var olduğunu gösterir. Deneyimli kolposkopistler bu testi rutin olarak uygulamamaktadırlar, ancak yeni başlayanların mutlaka uygulaması gereken bir testtir. Asetik-asit testinde gözden kaçan ufak bir lezyonu Schiller testi ile yakalamak mümkündür. Schiller testinin yanlış pozitif sonuçlar verdiğini unutmamak gerekir. Örneğin immatür metaplazide ve konjenital transformasyon zonunda boya tutulmaz. Bazen bu lezyonlar geniş alanları kapsasa da tedavileri gerekmez

Schiller testinde koyu kahve veya siyah renge boyanan iyod pozitif sahalarla, boyanmayan iyod negatif sahalar (kolumnar epitel, immatür metaplazi, konjenital transformasyon sahası, inflamatuvar lezyonlar ve erozyonlar) normal reaksiyonları oluştururlar. Şüpheli reaksiyonlar ise iyod negatif (atipik epitel), iyod-sarı (atipik epitel, akantoz) sahalar ve keskin sınırlardır.
Salin (fizyolojik serum) tekniği asetik-asit ve Schiller testinden önce yapılmalıdır. Servikal müküs dikkatlice temizlendikten sonra serviks fizyolojik serum ile ıslatılır. Bu yöntemle subepitel damar yapısını daha iyi değerlendirmek mümkündür. Yeşil filtre kullanarak büyük büyültme ile damar yapıları ayrıntılı olarak incelenir. Histolojik yapı hakkında asetik-asit testine göre daha doğru tahmin yapmak mümkündür, ancak yorumlanması oldukça güçtür, deneyim ister.

Normal Serviksin Kolposkopik Görüntüsü
Kolposkopi histoloji üzerine kurulmuştur. Kolposkopik muayene sırasında görülen görüntüler serviks epitelinde ve stromada meydana gelen histopatolojik değişikliklerdir. Bu nedenle kolposkopi yapan bir kişinin gördüklerini doğru bir şekilde yorumlayabilmesi için servikal histopatolojiyi çok iyi bilmesi gerekmektedir.
Orijinal skuamöz (çok katlı yassı epitel) epiteli tanımak çok kolaydır. Düzgün, pembe renkli bir görüntüsü vardır. Fizyolojik serum uygulandıktan sonra firkete şeklindeki kapillerleri görmek daha kolay olur. Asetik asit uygulamasından sonra pembe renk değişmez, ancak subepitel kapillerlerin görülmesi daha güçtür. Burada dört tip kapiller yapı bulunmaktadır:

1.Firkete tipi kapillerler. Bunlar terminal damarlar olup, bir çıkan ve bir inen daldan oluşurlar. Çok incedirler ve minik halkacıklar oluştururlar. Epitel yüzeyi kalın değilse, kolposkopik olarak bu halkacıkların tepeleri sık, düzenli noktacıklar halinde görülebilir.
2.Ağ tipi kapillerler. Bazen normal skuamöz epitelin terminal damarları, çok ince kapillerlerin oluşturdukları sık ve oldukça düzensiz ağlar şeklinde karşımıza çıkabilirler.
3.Çift kapillerler. Firkete tipi kapillerlerden bazen iki veya daha fazlası halkacığın tepesinde küçük doruk noktaları veya taçlar oluştururlar.
4.Dallanan damarlar. Bunlar daha büyük terminal damarlar olup dallanmalar gösterirler. Dalların çapları adım adım incelir ve sonunda ince bir ağ oluşturur. Bu damarlar transformasyon sahasında görülür. Retansiyon kistlerinin ve gudde ağızlarının çevresinde lokalizasyon gösterirler.

Kolumnar epitel, villöz veya üzüm tanesi şeklindeki görüntüsü ile kolaylıkla
tanınır. Kolumnar epitel tek katlı olduğundan, kapiller içerisindeki kan ona tipik kırmızı renkteki görüntüsünü verir. Asetik asit uygulamasından sonra villuslar beyaz renk alırlar ve daha rahat tanınırlar.

Transformasyon sahası skuamöz metaplazi sonucu oluşan sahadır. Orijinal skuamöz-kolumnar sınır ile yeni skuamöz-kolumnar sınır arasında yer alır. Matür metaplastik epiteli orijinal skuamöz epitelden ayırt etmek pek mümkün değildir, ancak açık gudde ağızları, tipik dallanma gösteren damarlar ve retansiyon kistlerinin varlığı ile karakterizedir. İmmatür metaplazi çoğunlukla atipik epitel ile karıştırılır. İmmatür metaplazide epitel aseto-beyazdır, sitolojisi de normal değildir .